Haber

“Her Yıl Milyonlarca İnsanın Hayatına Mal Olan Sepsis’te Saniyeler Bile Hayat Kurtarabiliyor”

Sepsis farkındalığı ve bakımında büyük ilerleme kaydedilmesine rağmen sepsis, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaygın ve az tanınan hastalıklardan biri olmaya devam etmektedir. Ancak sepsisin sağlık sistemi üzerinde giderek artan olumsuz etkileri olduğuna dikkat çekiyorlar.  Anestezi ve Reanimasyon Bölümü  Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Tuğhan Utku, Dünya Sepsis Günü dolayısıyla değerli açıklamalarda bulunarak, dünyada her yıl yaklaşık 11 milyon kişinin sepsis nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkat çekti.

 

Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi, yarattığı etkiler açısından önemli bir toplumsal sorun olarak değerlendirilen Sepsis nedeniyle tüm dünyada her 2,8 saniyede bir kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Anestezi ve Reanimasyon Bölümü  Yoğun Bakım UzmanıProf. Dr. Tuğhan Utku, “Dünyada her yıl yaklaşık 50 milyon sepsis vakası yaşanıyor ve bu vakaların yaklaşık 11 milyonu hayatını kaybediyor.”

Bu etkilerin hem kişinin sosyal hayatını hem de sağlık sistemini olumsuz etkilediğini anlatan Prof. Oldukça maliyetli bir yönetim süreci ve tedavi süreci sonrasında bile iş gücü kaybı yaratması, hasta bireylerin üretim sürecine katılımını etkilemesi nedeniyle sosyal hayata olumsuz etkileri açıkça görülüyor.” Olur.” dedi.  

 

SEPSİS İÇİN BU UYARI İŞARETLERİNE DİKKAT EDİN!

Sepsis semptomlarının farklı zamanlarda ve çeşitli durumlarda ortaya çıkabileceğini belirten Prof. bağırsak ve idrar yolu enfeksiyonları) veya açık yaralar. Sepsisin ihmal edilmemesi ve acilen tedavi edilmesi gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Utku, “Tedavide her saniye çok önemlidir.

Sepsisin başlıca belirtileri arasında; “Aşağıdakilerden herhangi birini yaşarsanız: vücut ısısında değişiklikler (ateş veya düşük sıcaklık), aşırı üşüme ve kas ağrısı, geveleyerek konuşma ve kafa karışıklığı, şiddetli nefes darlığı, 1 gün boyunca idrara çıkamama, ölecekmiş gibi hissetme ve ciltte beneklenme görülmesi durumunda derhal doktora başvurulmalıdır.” dedi.

 

GERÇEK ZAMANLAMA SEPSİSTE HAYAT KURTARIR

Sepsis konusunda farkındalık yaratmak amacıyla dünya çapında yapılan çalışmaların dikkatleri erken ve hızlı tanıya çektiğini belirten Prof. Dr. Triumph,

“Bu yaklaşım, sepsis için “zamanı geldi” sloganını kullanarak zamanlamanın ve erken tanının önemine dikkat çekmeye çalışıyor. Ayrıca “Sepsis de hayat kurtarır / Sepsisi Konuş, Hayat Kurtar” söylemiyle bu sorun daha çok konuşulmakta ve tanınmaktadır. Toplumlarda farkındalığın artırılması amaçlanıyor” dedi. dedi.

 

GÖRÜNMEZ BİR DÜŞMAN ANTİMİKROBİYAL DİRENÇ

Tedavi edilmeyen ve tedavi edilemeyen enfeksiyonların sepsise yol açtığını hatırlatan Prof. Dr. Utku, “Süper mikroplar olarak da bilinen ilaca dirençli bu mikroplar, şu anda milyonlarca insanı yaşamı tehdit eden, tedavi edilemeyen bir enfeksiyona yakalanma riskiyle karşı karşıya bırakıyor.” Antimikrobiyal direncin yol açabileceği en önemli sağlık komplikasyonlarından birinin sepsis olduğunun altını çizen Prof. Dr. Utku, bu önemli konu hakkında şu bilgileri verdi: “Antimikrobiyal direnç, sepsisin tedavisini zorlaştırıyor. Enfeksiyonu tedavi etmek için kullanılan antimikrobiyal ilaçlara karşı daha fazla mikrop dirençli hale geldikçe, daha fazla insan sepsis gelişme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Önlem alınmadığı, akıllı antibiyotik kullanımı daha da teşvik edilmediği, AMR ve sepsis konusunda kamuoyu bilinçlendirilmediği sürece bu durum önümüzdeki yıllarda ciddi bir risk oluşturmaktadır. Antimikrobiyal direnç, diş hekimi ziyaretleri, sezaryen (sezaryen), kalça protezleri, kemoterapi ve organ nakilleri gibi yaygın tıbbi prosedürlerin daha yüksek enfeksiyon riski taşıdığı anlamına gelir. Yani basit bir diş hekimi ziyareti sonrasında sepsise yatkın hale gelebilir, sepsis şiddetli ise hayatınızı bile kaybedebilirsiniz. “Özellikle 60 yaş üstü bireylerin ve 1 yaş altı çocukların AMR nedeniyle antibiyotik kullanımlarında sepsis gelişme riski nedeniyle çok dikkatli olmaları çok önemli.”

 

RİSK GRUPUNDAKİ KİŞİLERDE AŞI YAPILMASI HAYAT KURTARACAK

Her ne kadar herkesin sepsise yakalanma ihtimali olsa da özellikle; Kronik hastalıkları olanların, 1 yaş altı çocukların, 60 yaş üstü erişkinlerin, dalağı olmayanların ve bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerin yüksek risk grubunda yer aldığını söyleyen Prof. Utku, “Özellikle pandemi döneminde sepsis risk grubundaki kişilerin aşılanması hem Kovid-19 hem de bundan kaynaklanabilecek sepsis vakalarına karşı önemli bir önlem oldu.”

 

HASTALARIN GECİKMEMESİ TEDAVİ BAŞARISININ TEMELİDİR.

Sepsiste tedavinin başarısını belirleyen en önemli faktörler; Erken klinik tanı, erken mikrobiyolojik tanı, yoğun bakım tedavisine erken başlanması

Prof., bunu erken organ yetmezliği riskinin azaltılması, uygun rehabilitasyon ve uygun klinik takip olarak tanımlıyor. Dr. Tuğhan Utku sözlerine şöyle devam etti: “Aslında başarısızlığın sebepleri de aynı mantıkla belirleniyor. Sepsis hastaları yoğun bakım ünitelerine geç geliyor. “Tedavinin temel dayanağı olan yoğun bakım ünitelerine hastanın geç gelmesi, tüm adımların gecikmesi anlamına gelir ki bu da başarının sırrıdır.”

 

SEPSİS SONRASI DA DİKKAT EDİLMELİ!

Sepsis zamanında tedavi edilse bile sonrasına dikkat edilmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Tuğhan Utku, sepsis yaşadıktan sonra yaşayanların yüzde 40’ında önemli ve uzun süreli etkiler görüldüğünü belirterek, Post-sepsis sendromuna dikkat çekti.

Yoğun bakım ünitesine (YBÜ) kabul edilen ve uzun süre hastanede kalan kişilerde PSS’ye yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu anlatan Prof. Dr. Utku konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

“PSS her yaştan insanı etkileyebilir. Bununla birlikte, şiddetli sepsisten sağ kurtulan yaşlı kişiler, uzun vadeli bilişsel bozukluk ve fiziksel sorunlar açısından kendi yaşlarındaki diğer kişilere göre daha yüksek risk altındadır. Ancak sepsis sonrası sendrom (PSS), sepsisten kurtulanların %50’ye varan kısmını etkileyen bir durumdur; fiziksel ve/veya psikolojik uzun vadeli etkileri içerir. Uyuma güçlüğü, uykuya dalma veya uykuda kalma zorluğu, yorgunluk, uyuşukluk, nefes darlığı, nefes almada zorluk, kas zayıflığı veya eklem ağrısı, ekstremitelerde şişlik, tekrarlayan enfeksiyonlar, özellikle sepsisin ilk atağını takip eden ilk birkaç hafta ve ayda, iştah kaybı, organların azalması, böbrek, karaciğer, kalp gibi fonksiyon bozuklukları, saç dökülmesi ve deri döküntüsü yaşanabilecek fiziksel etkiler arasındadır. Ancak halüsinasyonlar, panik ataklar, kabuslar, bilişsel (zihinsel) işlevsellikte azalma, özgüven kaybı, depresyon, duygudurum dalgalanmaları, konsantrasyon güçlüğü, hafıza kaybı ve travma sonrası stres bozukluğu da PSS’nin psikolojik veya duygusal etkileri arasındadır.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

orta-ajans.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu